İlaç Erüpsiyonu
Şüpheli ilacın alınmasıyla vücudun hep aynı bölgesinde aynı özellikte tekrar oluşan tek ya da çok sayıdaki lezyonu ifade etmektedir. Sık olarak antibiyotikler, analjezikler ve hipnotiklerle dudaklarda, gövdede, ellerde ve genital bölgede ortaya çıkar. Tanı genellikle anamnez ile konur, biyopsideki bulgular tanıyı destekler. Anamnezin yetersiz kaldığı durumlarda lezyonlu bölgeye uygulanan yama testi ve oral provokasyon testi tanıyı kesinleştirebilir. İlacın belirlenmesi ve tekrar maruziyetinin önlenmesi en önemli korunma yaklaşımıdır. Tedavide hafif lezyonlarda topikal steroidler, oral antihistaminikler; ciddi vakalarda ise kısa süreli metilprednizolon önerilmektedir.
Zona/Su Çiçeği
Zona: Herpes zoster olarak da bilinen zona viral bir cilt hastalığıdır. Zona, suçiçeğine neden olan varisella zoster virüsünün tekrar aktif hale gelmesi sonucu oluşur.
Vücudun bir tarafında veya yüzde oluşan ağrılı ve kabarcıklı döküntülerle kendini belli eder. Şiddetli ağrı, ciltte yanma hissi ve döküntülere yol açar. Yaş ilerledikçe, bağışıklık sistemi zayıfladığından virüsün yeniden aktif hale gelmesi daha kolay olur. Bağışıklıkta yaşa bağlı azalma, zona gelişimi için en önemli risk faktörüdür.Başlangıçta o bölgede kızarıklık ve ağrı olduğunda tanı koymak zordur. Buna benzer ağrılı dahili bir çok hastalık tanıyı zorlaştırır. Ağrıyı takiben içi sıvı dolu kabarıkcıkların olduğu dönemde ise tanı dermatolog tarafından daha kolay konulur Zona yüz bölgesinde özellikle göz civarında ortaya çıktığında gözde yangıya, ülsere yol açabilir. Bu nedenle yüz ve saçlı deride ortaya çıkan zonada göz hastalıkları uzmanına da muayene olmak gerekir. Genellikle ilk bulgu, tek taraflı, belirli bir alanda, yanıcıbatıcı ağrı, duyarlılık artışı şeklindedir. Bu bulguları takiben 1-7 gün içinde, aynı bölgede kırmızı bir döküntü başlar ve o alana yayılır. Zamanla içleri sıvı dolup, takiben de iltihaplı bir görünüm alabilir, daha sonra da kuruyup dökülürler ve bu süre toplam 2-3 hafta sürebilir. Çok nadiren de olsa hastalık döküntü olmadan da oluşabilmekte ve bu durumda tanı konması oldukça zorlaşmaktadır. Zonada döküntülerin en önemli özelliği yer aldığı bölgede yalnızca bir yan tarafta yer almasıdır. Yani gövdede diğer tarafa geçmeyen bir özellik gösterir ki bu zona için tipiktir. Zonada hastalık kendiliğinden de 2-3 hafta içinde düzelebilir. Tedavideki amaç ağrılı süreci azaltıp, iyileşmeyi hızlandırmaktır. Burada tedavi ilk 3-4 gün içerisinde başlar ise etkili olur. Virusun gelişimini engelleyen antiviral tabletler yanında sınırlı durumlarda bazen antiviral kremler de önerilir. Bunların uygulanmasına dermatoloğunuz karar vermelidir. İçi sıvı dolu kabarcıkların tedavisinde bazen antibiotik veya antiseptik solusyonlar da önerilebilir.
Su Çiçeği: Çocukluk çağının döküntülü hastalıklarından olan suçiçeği, varicella zoster virusun (VZV) neden olduğu primer enfeksiyon şeklidir. Suçiçeği aşı ile korunabilir bir hastalıktır. Tek doz aşı uygulaması sonrası aşı uygulanan kişilerde, aşısız kişilere göre daha hafif seyirli Breakthrough Varicella (aşıya rağmen suçiçeği) görülebilir. Ülkemiz aşı şemasına 2013 yılında suçiçeği aşısı tek doz olarak dahil edildikten sonra aşılı 1-5 yaş grubu çocuklarda suçiçeği vakalarında azalma olmuştur, ancak breakthrough suçiçeği vakaları görülmeye devam etmektedir ve hastaneye ve nadir de olsa yoğun bakım servislerine yatışlara neden olmaktadır. Tüm bu veriler, ikinci dozun gerekliliğini göstermektedir. Suçiçeği salgınların, suçiçeği komplikasyonları ve hastane yatışlarının devam etmesini istemiyorsak, ülkemizde de, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, iki doz suçiçeği aşı uygulamasına geçilmesi en akılcı yaklaşım olacaktır.
Selülit
Derinin derin kısımlarının ve deri altındaki dokuların mikroplarla oluşan iltihabına sellülit adı verilir. Genellikle bacaklarda oluşan sellülit kollar, yüz gibi vücudun diğer bölgelerinde de ortaya çıkabilir. Hastalığın etkeni sıklıkla Streptokok ve stafilokok türü bakterilerdir. Sellülit kesik, sıyrık gibi alanlara yakın olan yerlerde deride kızarıklık, şişlik, hassasiyet ve ağrıya ile ortaya çıkan bulgular gösterir. Sellülit olan deriye dokunulduğunda kırmızı, şiş, sıcak, ağrılı hissedilir. Vücutta kırgınlık halsizlik, baş ağrısı olabilir. Ateş titreme oluşabilir. Çevreye doğru yayılma eğilimindedir. Bacakta olduğunda kasıktaki, kollarda olduğunda koltuk altındaki lenf bezleri şişer. Tedaviye mümkün olan en erken sürede başlamak gerekir. Hastaların büyük çoğunluğu antibiyotik tedavisi ile tamamen düzelir. Tedavinin gecikmesi veya tedavi edilmediği durumlarda apse, ülser gelişimi, kas ve kemik dokuya iltihabın yayılması, damar iltihaplanması (tromboflebit), kanın mikroplar tarafından zehirlenmesine (sepsis) neden olabilir.
Uyuz
Sarcoptes scabiei var. hominis adı verilen akarın (böcek) sebep olduğu tüm dünyada yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Gözle görülemeyen ancak mikroskopla seçilebilen uyuz böcekleri insan derisini istila ederek hastalığa yol açarlar. Uyuz böceği deride tüneller açarak bu tünellerin içinde yaşar. Uyuz genellikle hasta olan biriyle doğrudan ve uzun süreli yakın temas ile bulaşır. Kişiden kişiye genellikle 15-20 dakikalık bir sürede bile yakın temasla (aynı yatakta yatma, ele ele tutuşma gibi) bulaşabilir. Yatak takımı, giysi ve havlu gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı uyuzun bulaşmasını ve yayılmasını kolaylaştırır. Uyuzun en önemli belirtisi şiddetli gece kaşıntısıdır. Kaşıntı, kişinin yatağa girip ısınması ile artar ve kişiyi uykudan uyandırabilecek şiddette iken gündüzleri daha hafiftir. Kaşıntı genellikle el parmak araları, el bileğinin iç yüzü, bilekler, koltuk altları, dirsekler ve kasıklarda görülmekle birlikte tüm vücutta görülebilmektedir. Hastalığın en belirgin bulgusu parmaklar arasında dalgalı kirli bir çizgi halinde görülen, uyuz böceğinin içinde yaşadığı, gri beyaz renkli, 1-10 mm uzunluğundaki tünellerdir. Kişilerde özellikle geceleri artan şiddetli kaşıntı ve deride görülen içi su dolu keseciklerin görülmesi uyuz şüphesini arttırır. Uyuz hastalığına neden olan akarları ve yumurtalarını öldürmek için topikal ve/veya sistemik tedaviler kullanılır.
Fronkül/Karbonkül
Çıban olarakta bilinen bir deri enfeksiyondur. Bakteriler, kıl kökü ve yağ bezi kanalına girerek, basit bir enfeksiyondan yaşamı tehdit edecek kadar şiddetli klinik tablolara yol açabilirler. En sık boyun, ense, kalça, kol ve bacaklarda görülür. Diyabetiklerde ve obezlerde daha sık ortaya çıkar. Kaşıntı, ağrı ve şişlik olabilir. Sağlıklı insan derisi, hastalık yapan bakteri, virüs ve mantarlara karşı çeşitli yollarla bariyer oluşturur. Bariyer bozulduğunda bakteriler, deri ve mukozadan giriş yapar. Kısa bir süre içerisinde bir ya da birden fazla kıl kökü etrafında birkaç cm çapında sert, ağrılı, kırmızı bir şişlik ortaya çıkar. Bu apsenin dış merkezinde koyu renkli tıkaç, içerisinde ise bakteri, kan ve ölü deri hücrelerinden oluşan bir sıvı vardır. Zamanla büyür, gerginleşir ve ağrısı artar. Genellikle boyun, yüz, ense, omuz, meme ve kalça bölgesine yerleşim gösterir. Birden fazla kıl kökü tutulmuşsa furonküloz adını alır. Sağlıklı genç bireylerde görülse de yaşlı, obez, bağışıklık sistemi zayıf ve diyabeti olanlarda daha sık saptanmaktadır. Enfeksiyon deri altı yağ dokusunu etkilemişse karbonkül olarak tanımlanır. Daha çok kalça, sırt ve boyunda görülür. Ağrı, ateş, genel durum bozukluğu yapabilir, genellikle iz bırakarak iyileşir. Hastanın istirahat etmesi sağlanmalı, kısa aralıklarla takip edilmelidir. Absenin olgunlaşmasını sağlamak için sıcak pansuman uygulanır, olgunlaşan abse kesi yardımı ile boşaltılır. Antiseptikler, antibiyotikli kremler, ağızdan geniş etkili antibiyotikler, ağrı kesiciler kullanılır. Tekrarlayan furonkül olgularında burunda etken bakterinin taşıyıcılığı araştırılır, gerektiğinde tedavisi yapılır. Tedavi süresi 2-3 haftayı bulmaktadır. Tedaviye uyumun önemi hasta ve yakınlarına açıklanmalıdır.
İmpetigo
Hastalık genellikle Staphylococcus aureus adı verilen bir bakteri tarafından oluşturulur. Küçük sıyrıklar gibi deri bütünlüğünün bozulduğu durumlarda bakteriler kolaylıkla çoğalır. Sıcak ve nemli havalarda daha sık görülür. Hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörler arasında yüksek ısı, fazla nem, kötü hijyen ve deri travmaları yer almaktadır. Genellikle vücudun açık bölgelerine (yüz, boyun, eller, kollar, bacaklar) yerleşir. Sıklıkla sarı-bal rengi kabukların bulunduğu yaralar şeklinde görülmekle beraber bazen su dolu kabarcıklar da gelişebilmektedir. Yaz dönemlerinde ve ılıman iklimlerde daha sık görülmektedir. Bulaştırıcılığı çok yüksektir. Temas yolu ile kişi kendisinde diğer bölgelere veya başka kişilere bulaştırabilir. Bu nedenle yakındaki diğer çocuklar hatta erişkinlerin korunması lezyonla direk temas etmemesi önemlidir. Tedavide ilk önce zorlamadan, pomadlar yardımı ile yumuşatarak ya da doktor kontrolünde kabukların kaldırılması ilk işlem olmalıdır.
El/Ayak/ Ağız Hastalığı
El, ayak, ağız hastalığı genellikle 2-10 yaş arasındaki çocukları, özellikle de 5 yaşın altındaki çocukları etkileyen ancak bazen yetişkinlerde de görülebilen yaygın bir viral hastalıktır. Hastalık sıklıkla yaz ve sonbabaraylarında görülmekte olup, küresel ısınma ile mevsim özelliklerin değişmesiyle beraber, hastalığın görüldüğü mevsim de değişiklik göstermektedir
El, ayak, ağız hastalığı tüm dünya ülkelerinde görülmekle birlikte tropikal bölgelerde ve düşük hijyenli bölgelerde daha şiddetli seyretmektedir.
El, ayak ve ağız hastalığına enterovirus cinsi virüsler neden olur. Hastalık en sık enterovirüs 71 veya koksaki virüs A grup 16 ile meydana gelirEl, ayak ve ağız hastalığı genellikle ateş (38-39 derece) , iştahsızlık, belli belirsiz bir kırıklık hali ve boğaz ağrısı ile başlar. Karın ağrısı ve öksürükte olabilir. Ateşin başlamasından 1-2 gün sonra, ağızda herpanjina adı verilen ağrılı, içi su dolu döküntüler meydana gelir. Döküntüler genellikle ağızın arka kısmında küçük kırmızı lekeler olarak başlar, daha sonra içi su dolu kabarcıklar haline gelir ve sıklıkla kabuğu patlayarak ülserleşir. Deri döküntüleri ise 1-2 gün sonra gelişir. Ayak tabanı ve ellerde avuç içinde düz kırmızı noktalar halinde başlayan döküntüler, daha sonra su toplar. Bazen döküntüler dizlerde, dirseklerde, kalçada veya genital bölgede de oluşabilir. El ve ayaklardaki döküntüler genellikle 5-7 gün içerisinde kendiliğinden iyileşir.
Özellikle küçük çocuklar ağızlarındaki ağrılı yaralar nedeni ile su içmekte zorlanabilir ve dehidratasyon oluşabilir.
Her ne kadar adı El-Ayak-Ağız Hastalığı da olsa her zaman tüm bu alanlarda döküntü görülmeyebilir. Sadece ağız yaraları veya sadece deride döküntüler şeklinde gelişebilir.
Hastalığın spesifik bir tedavisi ve aşısı yoktur. Hasta kişilerin şikayetlerine yönelik ve varsa komplikasyonlara yönelik tedaviler uygulanabilir.
Ürtiker
Ürtiker (kurdeşen), ortaya çıkıp kısa sürede kaybolabilen deride kızarıklık, kabarıklık ve kaşıntı ataklarıyla karakterize sık görülen bir hastalıktır. Ürtikerin farklı tipleri vardır. En sık görülen şekli olağan ürtikerdir. Eğer ürtiker atakları kişide 6 haftadan kısa bir süredir varsa ‘akut olağan ürtiker’, daha uzun süredir devam ediyorsa ‘kronik olağan ürtiker’ olarak adlandırılır. Ürtikerde en önemli olan ürtikeri kötüleştiren etkenlerden sakınmaktır. Ürtikerde kırmızı, kaşıntılı, 24 saat içinde kaybolan kabarıklıklar görülür. Bu kabarıklıklar birleşerek büyük boyutlara ulaşabileceği gibi küçük boyutlarda da kalabilirler, ortalarından iyileşerek halka gibi görünebilirler. Anjioödem göz kapakları, dudaklar, avuç içi ve ayak tabanında daha sık görülen şişlik şeklinde bulgu verir. Bazen ağız içi ve yemek borusunda da şişlik ortaya çıkabilir. Bu durum hastada nefes darlığı, yutma güçlüğü gibi şikayetlere neden olur. Anjioödem şişliklerinin gerilemesi genellikle 24 saatten uzun sürer. Kullanılan ilaçlar;
• Antihistaminikler; Kaşıntı ve kabarıklığı birçok hastada düzelten, tedavide öncelikle kullanılan ilaçlardır. Hastalığın rahatsızlık verici bulgularının oluşmasını engelleyerek etki ettikleri için bu ilaçları günlük olarak düzenli kullanmak (kabarıklık olsa da olmasa da) başarılı bir tedavi için çok önemlidir. Hastalığı baskılamaya yetmediği durumlarda doktorunuz ilacınızın dozunu artırabilir. Bazı antihistaminikler dikkat dağınıklığı ve uyku haline neden olabilmektedir, bazıları ise daha az uyku yapmaktadır, ancak alkolle alındığında bu grupta da uyku hali olmaktadır. Bu nedenle dikkat gerektiren işlerde çalışıyorsanız, araba kullanıyorsanız ve zihinsel aktivitenin gerekli olduğu işlerde çalışıyorsanız doktorunuza bildiriniz. Hastalığın süresi kişiden kişiye değişebildiği için bazı durumlarda uzun süreli ilaç kullanımını gerekebilir.
• Dirençli ve özel durumlarda bağışıklık sistemini etkileyen (steroidler ve siklosporin gibi) ilaçlar ya da enjeksiyon yoluyla uygulanan ilaçlar (omalizumab) kullanılabilmektedir.
• Dil ve boğaz şişliği çok sık olmamakla birlikte anjioödem bulgularıdır.
Anjioödem
Derinin daha derinlerinde ortaya çıkıp kabarıklık, şişme, kaşıntı veya yanma-batma hissi şeklinde bulgular veren ürtiker formudur. Sıklıkla göz kapaklarında, dudaklarda ve bazen ağız içinde olmaktadır. Eller etkilendiğinde şiş ve ağrılı olabilmektedir. Ağız içi etkilendiğinde nefes darlığı ve yutma güçlüğü gibi ciddi bulgulara yol açabilir. Anjioödem ve ürtiker ayrı ayrı görülebileceği gibi birlikte de olabilirler. Ürtikerde en önemli olan ürtikeri kötüleştiren etkenlerden sakınmaktır. Kullanılan ilaçlar;
• Antihistaminikler; Kaşıntı ve kabarıklığı birçok hastada düzelten, tedavide öncelikle kullanılan ilaçlardır. Hastalığın rahatsızlık verici bulgularının oluşmasını engelleyerek etki ettikleri için bu ilaçları günlük olarak düzenli kullanmak (kabarıklık olsa da olmasa da) başarılı bir tedavi için çok önemlidir. Hastalığı baskılamaya yetmediği durumlarda doktorunuz ilacınızın dozunu artırabilir. Bazı antihistaminikler dikkat dağınıklığı ve uyku haline neden olabilmektedir, bazıları ise daha az uyku yapmaktadır, ancak alkolle alındığında bu grupta da uyku hali olmaktadır. Bu nedenle dikkat gerektiren işlerde çalışıyorsanız, araba kullanıyorsanız ve zihinsel aktivitenin gerekli olduğu işlerde çalışıyorsanız doktorunuza bildiriniz. Hastalığın süresi kişiden kişiye değişebildiği için bazı durumlarda uzun süreli ilaç kullanımını gerekebilir.
• Dirençli ve özel durumlarda bağışıklık sistemini etkileyen (steroidler ve siklosporin gibi) ilaçlar ya da enjeksiyon yoluyla uygulanan ilaçlar (omalizumab) kullanılabilmektedir.
• Dil ve boğaz şişliği çok sık olmamakla birlikte anjioödem bulgularıdır.
Pitriazis Rosea
Daha çok gövdede ortaya çıkan, üzeri ince kepekli, pembe renkli, yuvarlak-oval şekilli döküntülerle karakterize, kendiliğinden düzelebilen bir hastalıktır. Pitriazis (ince kabuklu), rosea (gül renkli) anlamına gelen bir hastalık olup daha çok kış aylarında ortaya çıkar. Virüslerle ortaya çıktığı ileri sürülse de tam bilinmemektedir Hastalığın bulaşıcılığı konusunda kesin bilgi olmamakla beraber kalabalık ortamlarda daha sık olması nedeniyle bu durum şüphelidir. Hastalık genellikle gövdede tek bir odaktan (haberci plak) başlar, daha sonra etrafında buna benzeyen döküntüler ortaya çıkar. İlk döküntü diğerlerine göre daha büyüktür ve yaklaşık 2 hafta içinde bunu takiben tüm gövdeye ve kol ve bacaklara yayılabilir. Bu döküntüler pembe renkli yuvarlak veya oval şekilli olup üzerinde talaş benzeri ince beyaz kepekler vardır. Bu kepekler bir ucundan deriye tutunup bir ucu serbest kaldığı için yakalık tarzında bir görünüm verir. Döküntü özellikle sırtta olduğunda “Çam Ağacı” manzarası biçiminde bir görüntü verebilir. Hastalık nadiren kaşıntılıdır. Hastalık 6-8 hafta içinde kendiliğinden düzelir. Ancak haberci plak denilen ilk döküntüden sonra deriyi tahriş etmek hastalığın artmasına neden olabilir. Bu nedenle dikkatli olmak gerekir. Yaygın olmayan olgularda nemlendiriciler yeterli iken kaşıntılı durumlarda antihistaminik tabletler önerilir. Hastalığın seyri giderek artan bir özellik gösterebileceği için bazı durumlarda kortizonlu kremler 1-2 hafta gibi sürelerle önerilebilir
BEECONS HEKİM İLETİŞİM PLATFORMU
BeeCons Hekim İletişim Platformu, hekimlere özel ve anonim iletişim grupları ile meslek hayatınızda size yardımcı olur. Gruplarda isminiz görünmez ve sorduğunuz sorulara en geç 5 dakika içerisinde yanıt verilir.
BEECONS'UN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ ANONİM OLMASIDIR!
Gizli Mesajlaşma Uygulaması ile telefon numaranız ve isminiz görünmeden iletişim kurabilirsiniz. Günlük mesajlaşmalarınız Hekim İletişim Platformu mesajlarınız ile karışmaz.
YETKİN UZMAN KADROSU
Çok sayıda seçilmiş acil uzmanı ve diğer branş uzmanları sorularınıza anında cevap verir.
HER GRUP VIP
BeeCons'da farklı özellikte gruplar yok. Tüm Hekim İletişim Grupları 25 kişiyle sınırlıdır. Mesajlarınız karışmaz, telefonunuz bildirimle dolmaz!
FATURALI HİZMET
BeeCons, Bee Akademi bünyesinde kurulmuş bir limited şirketidir ve tüm ödemeleriniz için fatura kesilmektedir.
Comentarios